Anayasa’nın 53. maddesinde “Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler.” hükmü yer almaktadır. Yine Anayasa’nın 54. maddesi ise “Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında, uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev hakkına sahiptirler.” hükmünü havidir.
Anayasa’nın yukarıda aktarılan hükümlerinden görüleceği üzere, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin toplu sözleşme yapma hakkı bulunmakla birlikte grev hakkı yalnızca işçilere tanınmıştır. Nitekim 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “grev yasağı” başlıklı 27. maddesinde yer alan hüküm de memurların greve yönelik bir eylemde bulunmalarını açıkça yasaklamaktadır. Yine 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun disiplin suç ve cezalarının düzenlendiği 125. maddesinin E bendinde yer alan devlet memurluğundan çıkarma disiplin cezasına sebebiyet verecek fiillerden biri de “İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükün ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak” fiilidir.
Grev yasağı, kamu hizmetinin devamlılığı ilkesinin bir sonucudur. Kanun koyucu, memurların ve diğer kamu görevlilerinin grev yapması halinde kamu hizmetlerinin aksayacağını değerlendirdiği için bu yasağı öngörmüştür.
Kanuni düzenlemeler bu yönde olmakla birlikte Danıştay’ın içtihadı ile Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru üzerine verdiği kararlar (genellikle) aksi yöndedir. Nitekim Danıştay’a göre kamu görevlilerinin sosyal, ekonomik ve meslek hayatlarını ilgilendiren bir konuda sendikalar tarafından alınmış grev kararları sonucu greve katılmaları halinde haklarında tesis edilecek disiplin cezaları hukuka aykırı olacaktır.