Bütün kamu görevlileri için genel kanun niteliğinde olan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 18 inci maddesine göre “Kanunlarda yazılı haller dışında Devlet memurunun memurluğuna son verilmez, aylık ve başka hakları elinden alınamaz”.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Türk Anayasa Mahkemesi’nin içtihadı uyarınca mülkiyet hakkı, parayla ölçülebilen her türlü ekonomik değeri kapsamaktadır. Yani, bir kişinin sahip olduğu malvarlığının bütün aktiflerini içermektedir. Bu çerçevede kamu görevlisinin maaş ve ona bağlı diğer parasal hakları mülkiyet hakkı kapsamındadır. Mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için kanuna dayanması, kamu yararı amacı taşıması ve ayrıca ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, kamu görevlisinin maaşından kesinti yapılabilmesi, her şeyden önce bu kesintiyi öngören bir kanuni dayanak gerektirmektedir.
Kamu görevlisine kanuna uygun olarak yapılmış bir soruşturma ve bunun sonunda yine kanunda öngörülen bir maaş kesim cezası verilmesi veya belli bir süre gelmeyen kamu görevlisinin maaşından kesinti yapılmasını öngören açık bir kanuni düzenleme bulunmadıkça, idarenin maaştan resen kesintiye gitmesi mülkiyet hakkının ihlalidir.
İdareler kamu görevlisine fazla veya yanlış yapıldığını düşündüğü ödemeleri de onların maaşlarından resen kesinti yapmak suretiyle alamazlar. Anayasa’nın 128 inci maddesinde, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanun’un 71 inci maddesi ile bu hükme istinaden yürürlüğe konan Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte yer alan amir hükümler de idarenin, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin maaşlarından resen kesinti yapmak için açık bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç duyacaklarını ortaya koymaktadır.