Sağlık Bakanlığı Adına (SBA) uzmanlık eğitimi alanlara ilişkin düzenleme, 663 sayılı Sağlık Alanında Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin “Uzmanlık eğitimi yaptırılması” başlıklı 56 ncı maddesinde düzenlenmektedir. Anılan madde şöyledir:

Bakanlık veya bağlı kuruluşlarının kadrolarında tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık mevzuatına göre diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uzmanlık eğitimi veya yan dal uzmanlık eğitimi yaptırılabilir. Bu şekilde eğitim yapmak isteyenler, döner sermaye ek ödemesi hariç her türlü malî ve sosyal hakları Bakanlık veya bağlı kuruluşları tarafından karşılanmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlarda görevlendirilebilir. …”.

Hükümden de görüleceği üzere kadrosu Sağlık Bakanlığında olup, bir üniversitede uzmanlık eğitimi alan hekimler, mali hakları bakımından Sağlık Bakanlığına bağlı olmakla birlikte döner sermaye ek ödemeleri üniversiteler tarafından yapılmaktadır.

Bu noktada, Sağlık Bakanlığına bağlı yerlerde çalışanlar ile üniversitelerin eğitim ve araştırma hastanelerinde çalışanların döner sermaye ödemeleri bakımından farklı kat sayılara tabi olmalarından dolayı çeşitli uyuşmazlıklar doğabilmektedir.

2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu’nun geçici madde 3/5 hükmüne göre

“Üniversitelerde tıpta uzmanlık öğrenimi yapmakta olanlara verilecek aylık ve her türlü ödemelerin net tutarı, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının aynı durumda bulunan personeline verilen aylık ve her türlü ödemelerin net tutarından az olması halinde aradaki fark kendilerine hiçbir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ilgili üniversite bütçesinden ödenir”.

Söz konusu hüküm uyarınca tıpta uzmanlık eğitimi yapan üniversite kadrosundaki öğretim elemanları ile yine tıpta uzmanlık eğitimi yapan Sağlık Bakanlığı kadrosundaki (SBA dahil) öğretim elemanlarının “net” “aylık ve her türlü ödemeleri” bakımından üniversite kadrosundaki öğretim elemanlarına yapılan “net” “aylık ve her türlü ödemeler”, Sağlık Bakanlığı kadrosundaki öğretim elemanlarının “net” “aylık ve her türlü ödemeleri”nden az ise “aradaki fark kendilerine hiçbir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ilgili üniversite bütçesinden ödenir”.

Kanun’un “amir” hükmü uyarınca aradaki fark üniversite kadrosunda üniversitede uzmanlık eğitimi yapanlara, üniversite bütçesinden, hiçbir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın “TAZMİNAT” olarak ödenir. Başka bir ifadeyle geçici madde 3/5 hükmü uyarınca üniversite tarafından ödenmesi öngörülen fark ne “aylık”  ne de 2547 sayılı Kanun m. 58 kapsamında yapılan döner sermaye ödemesidir. Bu ödeme, tamamen özel bir mevzuat hükmüne (2809 sayılı Kanun geçici madde 3/5) dayanan özel bir tazminattır.

Kamu Denetçiliği Kurumu kararlarında da ifade edildiği gibi kamu görevlileri için de geçerli bir ilke olan “eşit işe eşit ücret ilkesi”, belirli bir emeğin her yerde aynı fiyata sahip olması, aynı emeğe işverenlerce aynı ücretin uygulanması anlamına gelir. Söz konusu ilke ulusal üstü hukuk ilkesidir. 27 Mayıs 1949 tarih ve 7217 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 23 üncü maddesi eşit ücret hakkının esas dayanağıdır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 23 üncü maddesinde “… Herkesin, hiçbir ayrım yapmaksızın eşit iş karşılığında eşit ücret hakkı vardır. Herkesin kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır ve gerekirse her türlü sosyal koruma önlemleriyle desteklenmiş bir yaşam sağlayacak adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.” ifadesi yer almaktadır. İlkenin anayasal dayanağı ise Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır” hükmünü taşıyan “ücrette adalet sağlanması” başlıklı Anayasa’nın 55 inci maddesidir.