1– 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun “kapsam” başlıklı 2 nci maddesine göre “Bu Kanun, Devletin veya diğer kamu tüzel kişilerinin yürütmekle görevli oldukları kamu hizmetlerinin görüldüğü genel, katma ve özel bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyeler ile bunlara bağlı kuruluşlarda kamu iktisadî teşebbüslerinde, özel kanunlarla veya Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle ya da bunların verdiği yetkiye dayanarak kurulan banka ve teşekküller ile bunlara bağlı kuruluşlarda ve diğer kamu kurum veya kuruluşlarında işçi statüsü dışında çalışan kamu görevlileri hakkında uygulanır”. 4688 sayılı Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3 üncü maddesinde ise “kamu görevlisi”, “Bu Kanun kapsamında yer alan kurum ve kuruluşların kadro veya pozisyonlarında istihdam edilenlerden işçi statüsü dışında çalışan kamu görevli(si)” olarak tanımlanmıştır.

Söz konusu hükümlerden anlaşılacağı üzere, 4688 sayılı Kanun kapsamında sendika kurma, üye olma, sendikal faaliyette bulunma bakımından bu haktan yararlanacak olanlarda aranan şartlar: “kamu hizmeti görmek”, “devlet ya da kamu tüzel kişiliğine sahip bir kamu kurum veya kuruluşunda çalışmak” ve “işçi statüsünde olmamak”tır.

2– Anayasa’nın 130 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre “Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilir”. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 3/d maddesinde de “yüksek düzeyde eğitim - öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan; fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan bir yükseköğretim kurumu” olarak nitelendirilen üniversitelerin “bilimsel özerkliğe” ve “kamu tüzelkişiliğine sahip olduğu” açıkça vurgulanmıştır.

3– Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında belirttiği üzere, vakıflarca üniversite adı altında kurulacak yükseköğretim kurumlarının kamu tüzel kişiliği niteliği taşımaları Anayasa’nın 130 uncu maddesinin bir gereğidir[1]. Vakıf üniversiteleri, akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden Anayasa’nın devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için öngördüğü kurallara tabidir. Danıştay’a göre de vakıflar tarafından kurulan yüksek öğretim kurumları devlet tarafından kurulan yüksek öğretim kurumları ile eşit statüdedir.[2] Nitekim vakıf yükseköğretim kurumlarının akademik organları ve öğretim elemanlarının nitelikleri devlet yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının niteliklerine eşdeğerdir; ayrıca eğitim-öğretim esasları, öğretim süreleri ve öğrenci hakları da 2547 sayılı Kanun’a tabidir. (2547 s. Kanun ek m. 8, 9).

O halde “kanunla kurulan”, “kamu tüzel kişiliğine sahip olan” “kazanç amacı gütmeyen” ve “kamu yararına çalışan” vakıf yükseköğretim kurumları, bu özellikleri itibariyle “kamu hizmeti sunan” hizmet bakımından yerinden yönetim kuruluşlarıdır.

4– Vakıf yükseköğretim kurumlarını kamu kurumu, faaliyetlerini de kamu hizmeti kapsamında değerlendirdikten sonra öğretim elemanı ile arasında kurulan ilişkinin de kamu hukuku karakterli olduğunu söylemek gerekir. Çünkü bu ilişki bir kamu hizmetinin yürütülmesine yöneliktir. Dolayısıyla vakıf yükseköğretim kurumu öğretim elemanları, kamu görevlisi sıfatını haizdir. Bu öğretim elemanlarının, bir devlet yükseköğretim kurumu öğretim elemanları gibi kadro dâhilinde çalıştırılmamaları, kamu görevlisi sayılmalarını etkilemez. Bu durum, vakıf yükseköğretim kurumlarının oluşum amacı ve işlevinin tabiatından kaynaklanmaktadır. Vakıf yükseköğretim kurumu öğretim elemanlarının nitelikleri ve özlük hakları yönünden Kanun bunları devlet yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarından ayırt etmemiştir (2547 s. Kanun ek m. 8/1, m. 62).

5– Vakıf Yüksek Öğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 23 üncü maddesinde yer alan “Vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık (…)[3] hakları bakımından ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır.” hükmü uyarınca öğretim elemanı ile idare arasında imzalanan sözleşme bir iş sözleşmesi gibi algılansa da Danıştay genel olarak bu sözleşmeyi bir idari hizmet sözleşmesi olarak değerlendirmektedir. Uyuşmazlık Mahkemesi’nin son dönem yaklaşımı karşısında Yargıtay da bu tür sözleşmeleri idari hizmet sözleşmesi olarak nitelendirmeye başlamıştır.

6- O halde vakıf yükseköğretim kurumlarında görev yapan öğretim elemanları sadece alacakları ücret bakımından İş Kanunu’na tabi olup; anayasal hakları, çalışma şartları, disiplin ve ceza kovuşturması[4] ile diğer özlük hakları bakımından kamu görevlisi sıfatını haiz olup idare hukuku kurallarına tabidirler.

Sonuç olarak vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanları, konuyla ilgili Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarında açıkça ifade edildiği üzere bir “kamu tüzel kişisi” olarak “kamu kurum ve kuruluşunda çalışan”, “sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalış(an)” ve “İdare Hukuku kapsamında bir kamu personeli” olan kamu görevlisi olarak, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun “kapsam” başlıklı 2 nci maddesine göre “diğer kamu tüzel kişilerinin yürütmekle görevli oldukları kamu hizmetlerinin görüldüğüdiğer kamu kurum veya kuruluşlarında işçi statüsü dışında çalışan kamu görevlileridir.

Kaldı ki aksi düşünülecek olursa, vakıf üniversitelerinde görevli öğretim elemanlarının iş hukuku mevzuatı kapsamında sendika hakkı ve buna bağlı olarak grev hakkına da sahip olduklarının kabulü gerekecektir ki böyle bir durumun kamu hizmetinin devamlılığı ilkesi ile bağdaşması söz konusu olamaz.



[1]     AYM, E.1990/2, K.1990/10, 30/05/1990, KT. 30.5.1990, R.G. 09.02.1991-20781.

[2]     DİDDK, E. 2003/329K. 2005/2153 KT. 16.6.2005.

[3]     Danıştay 8. Dairesinin 29.04.011 tarih ve E. 2008/8234, K. 2011/2452 sayılı kararı ile söz konusu Yönetmelik hükmünün son cümlesinde yer alan “personelin aylık” ifadesinden hemen sonra gelen “ve özlük hakları” ibaresinin iptaline karar verilmiş, bu karar İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 27.03.2014 tarih ve E 2011/1493, E 2014/1351 sayılı kararı ile onanmıştır.

[4]     ... Devlet ve vakıf yükseköğretim kurumlarının öğretim elemanlarına uygulanabilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, aylıktan veya ücretten kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezalarıdır”. (2547 s. Kanun m. 53/b)